Pankreas Hastalıkları

PANKREAS KANSERİ NEDİR?

Pankreas kanseri, pankreasınızda yer alan hücrelerin mutasyona uğraması, bozulması ve kontrolsüz büyümesi sonucunda kötü huylu bir tümör oluşturmasıdır. Pankreas, karın boşluğunda, 15 santimetre uzunluğunda omurga ile mide arasında bulunan bir bezdir. Pankreas bezi, kan şekerini kontrol ederek hormonları ve sindirime yardımcı olan enzimlerin üretilmesine yardımcı olur.
Ekzokrin ve endokrin adı altında iki temel görevi olan pankreasın, bu görevlerini yerine getirmesini sağlayan iki ayrı hücre grubu bulunur. Ekzokrin sindirime yardımcı olan özsuyu salgılayıp, ince bağırsağa iletir. Böylece besinlerde bulunan karbonhidrat, protein ve yağlar parçalıyıcı enzimlerle çözülerek ayrıştırılır böylece emilecek hale getirilir. Endokrin fonksiyonu ise glikojen ve insülin hormonları salgılayarak kandaki glikozu belli bir düzeyde tutmaya çalışır.

PANKREAS KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Pankreas kanseri belirtileri arasında bulantı, iştahsızlık, kilo kaybı, yavaş gelişen sarılık, dışkı renginin anormalleşmesi, sırta vuran ağrı, kusma, sindirim probllemleri görülebilir. Hastalığın diğer belirtileri ise ani ortaya çıkan diyabet (şeker hastalığı), diare (ishal) sayılabilir.

Pankreas kanserinin neden olduğu belirtiler şunlardır:

Üst karın bölgesinde ve sırta doğru yayılan ağrı
Yorgunluk ve halsizlik
Gözde ve ciltte sararma gibi sarılık belirtileri gösterme
Cam macunu renginde görülen açık renkte büyük abdest
Açıklanamayan kilo kaybı
Kan şekerinde artış
Ciltte kaşıntı
Koyu renkli idrar
Gaz sancıları, şişkinlik
Kusma
Göbek bölgesinde dokunmada hassasiyet
Halsizlik ve yorgunluk
Karaciğer ve safra kesesinde büyüme
İştah kaybı
Varis
Mide bulantısı
Pankreas kanseri ilk evrelerinde belirti vermeden ilerleyebilir. Belirti vermeye başladığında çoğu zaman hastalık ilerlemiştir.
Pankreas kanseri, erken evrede oluşan ilk belirtileri, sırt ağrısı, karında ağrı, sarılık, hızlı kilo kaybı ve iştahsızlık şeklindedir. Bunun yanında hazımsızlık sorunları, şişkinlik ve kusma görülebilir.

PANKREAS KANSERİ NEDEN OLUR?

Pankreas kanseri ise pankreasta bulunan bozuk hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmaya başlamasıyla meydana gelir. Genel olarak hastalığın neden bilinmese de obezite ve sigara, alkol kullanan kişilerde görülür. Çoğunlukla pankreas kanseri pankreas kanallarını çevreleyen ekzokrin hücrelerin bulunduğu bölgede oluşmaya başlar. Bu bölgede başlayan pankreas kanseri adenokarsinom olarak da bilinen ekzokrin tümörüdür. Pankreas kanserinin çok daha nadir rastlanılan türü endokrin tümörü ise adacık hücrelerinde başlamaktadır.

PANKREAS KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ

Pankreas kanseri risk faktörleri arasında aşırı kilo, yüksek kolesterol, diyabet, kronik pankreas iltihabı ve enfeksiyonlar yer alır. Sigara ve genetik faktörler kanser oluşumunda en önemli risk faktörleri olarak kabul edilmektedir.

Pankreas kanserinin bilinen en risk faktörleri şöyle sıralanabilmektedir;

Pankreas kanserlerinin %30’u sigara kaynaklı ortaya çıkmaktadır.
İleri yaş pankreas kanseri için önemli bir risk faktörüdür.
Daha çok protein ağırlıklı, meyve ve sebzeden yoksun beslenmek kanser riskini artırmaktadır.
Vücut kitle indeksi (BMI) yüksek olan kişilerde pankreas kanserine yakalanma olasılığı daha yüksektir.
Petrol ve kimyasal maddelere maruz kalan kişilerde pankreas kanseri daha fazla görülmektedir.
Uzun süre tedavi edilmeyen kronik pankreas iltihabı, pankreas kanserine yakalanma riskini artırmaktadır.
Diyabet pankreas kanserine yakalanma oranını sağlıklı bireylere göre iki kat artırmaktadır.

PANKREAS KANSERİ TÜRLERİ

Pankreas kanseri; ender rastlanan bir tür olan ve hormon üreten hücrelerde ortaya çıkan “nöroendokrin” veya “adacık hücre” ile daha sıklıkla görülen ve pankreas özsuyunu taşıyan kanallarda oluşan ‘’ekzoktrin’’ adlı türlerden oluşmaktadır.

Ekzoktrin pankreas kanserinin de kistik tümörler ve asinar hücre türleri, daha ender olarak kendini göstermektedir.

Pankreas ve safra kanalının onikiparmak bağırsağı ile birleştiği yerde kendini gösterebilen “Ampulla Vateri” tümörleri de cerrahi sürece kadar pankreas kanserinden farklı olarak değerlendirilmeyen bir türdür.

PANKREAS KANSERİNDE TANI

Pankreas kanserinde tanının erken konulması, çok kolay olmayabilir. Çünkü pankreas kanserinin erken evrelerinde herhangi bir belirti ve bulguya rastlanmaz. Pankreas kanseri belirtilerinin pek çok hastalık belirtisine benzemesi ve pankreasın mide, ince bağırsak, karaciğer gibi organların arkasında saklanmış olması da erken tanı konulamamasında etkilidir.

Pankreas kanseri tanısı genellikle çeşitli testler yardımı ile pankreas ve etrafının detaylı görüntülenmesi ile konur. Kanser hücrelerinin pankreas içine ve dışına ne derece yayıldığını belirlenmesine  (kanserin yayılma durumu)  evreleme denir.  Evreleme için radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılır. Pankreas kanserinde doğru bir tedavi planı için erken teşhisle beraber kanser evresi çok önemlidir.

Pankreas kanseri tanısı koyabilmek için uygulanan testleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;

Hastanın sağlık geçmişi ve fiziksel muayenesi: Pankreas kanseri risk faktörlerinden olan diyabet ve pankreatit gibi hastalıkları varsa incelenir.
Kan testi: Kan testi yapılarak bilirubin gibi bazı maddelerin miktarı ölçülür. Normalden yüksek veya düşük çıkan ölçümler, o maddeyi salgılayan organ veya dokularda oluşan hastalığın belirtisi olarak değerlendirilir.
Tümör belirteçleri: Kan veya dokuda bulunan kanserin varlığının saptanması için doku, idrar veya kan örneği alınır ve bazı ölçümler yapılır. Bu ölçümler sırasında CA 19. 9 ve CEA ismindeki iki tümör belirteci pankreas kanseri için yardımcı bilgiler verebilir. Bu testler tanı koymaktan ziyade pankreas kanseri tanısı konmuş hastaların takibinde yol göstericidir. Sağlıklı bireylere bu tip testler yapılmaz.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): MRI, tüm kanserlerde olduğu gibi pankreas kanseri için de önemli görüntüleme yöntemlerinden biridir. Özellikle pankreasın çevresindeki dokular ile olan ilişkisiniz ve karaciğer iç, bulguları anlamak için oldukça etkilidir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kanser tanısında en yol gösterici görüntüleme yöntemlerinden biridir. Bilgisayarlı tomografi ya da bilgisayarlı aksial tomografi de denilen BT uygulamasında görüntülerin daha ne olması için hastaya damar ya da ağızdan kontrast madde verilebilir.
Pozitron Emisyon Tomografisi (PET Taraması): PET taraması da tümörün yerini ve yaylımını tespit etmek için kullanılır. Hastaya az miktarda radyonüklid madde ile işaretli glikoz enjekte edilir ve glikozun biriktiği yerler tespit edilir. Kanserli hücreler daha çok glikoz topladığından daha koyu renkte görünür ve tespit edilirler.
Karın ultrasonu: Karın ultrasonu ile karın içine yüksek enerji ses dalgaları gönderilir. Bu ses dalgaları dokulara çarpar ve eko yapar. Böylece karın içinin ve organların görüntülenmesi sağlanır. Karın ultrasonu pankreas dokusunun önünde mide ve bağırsak dokuları ve gaz olması nedeniyle pankreas dokusunu değerlendirmekte yetersiz kalabilmektedir.
Endoskopik Ultrason (EUS): Genellikte ağızdan içeriye ucunda görüntüleme kamerası ile birlikte ultrason bulunan endoskopi cihazı sokularak yapılan bir tanı yöntemidir. Yüksek frekanslı ses dalgalarının oluşturduğu ekolar cihaz tarafından algılanarak organların sonogram adı verilen detaylı görüntüsü elde edilir ve gerekirse şüpheli alanlardan biyopsi alınabilmesine olanak sağlar.
Endoskopik Retrograd Kolanjiopankretikografi (ERCP): Bu yöntem ile on iki parmak bağırsağından pankreatik kanal ve ana safra yolu ve safra kanallarının görüntülenebilir. Küçük tüp şeklindeki kateter, endoskop içerisinden pankreatik kanallara ulaşılarak ve kontrast madde enjekte edilerek safra kanallarının detaylı görüntüsü alınır.
Perkütan Transhepatik Kolanjiyografi (PTC): Girişimsel radyoloji bölümü tarafından safra yollarına ulaşmak için ciltten ultrasonografi yardımıyla bir kateter girilir ve safra yoluna yerleştirilir. Kateterden verilen kontrast madde yardımı ile röntgen kullanarak safra kanalları görüntülenir. Gerekli ise safrayı dışarı drene etmek için kateter yerinde bırakılır. Bu uygulamaya, sadece ERCP ile safra yollarına ulaşılamadığı durumlarda başvurulur.
Laparoskopi: Karın ve iç organlara içerden bakılarak, hastalık belirtilerini kontrol eden cerrahi bir yöntemdir. Karın duvarından açılan milimetrik kesilerden port dediğimiz boru şeklinde aletler yerleştirilir. Bu portlardan  girilen kamera ve aletler ile karın içine bakılır. Tümörün yeri, karın zarına veya diğer organlara yayılım olup olmadığı görüntülenebilir. Tanı koymak için biyopsi alınabilir.
Biyopsi: Endoskopik ultrasonografi ile mide ve bağırsaklara ulaşılarak duvarın arkasında bulunan pankreas dokusu yakından detaylıca incelenir.  Doku içerisindeki kanser bulguları saptanan alanlardan detaylı araştırma için hücre veya doku örneğinin alınması işlemidir. Pankreas kanseri için birkaç farklı biyopsi yöntemi vardır. PANKREAS KANSERİ EVRELERİ
Kanserli hücreler vücudu içerisine doku, lenf sistemi ve kan yolu aracılığı ile yayılır.  Kanser hücreleri ana tümörden koparak kan damarları ya da lenf kanalları yolu ile vücudun başka bölümlerine geçebilir ve farklı tümörler oluşturabilir. Bu duruma metastaz denir. İkincil ya da metastatik tümörler ana tümör ile aynı özelliklere sahiptirler. Pankreas kanseri evrelerini görüntüleme testleri kullanarak tespit etmek zordur. Bu nedenle cerrahi müdahale öncesinde kanserli tümörün tümünün alınıp alınmayacağı kararı çok önemlidir. Pankreas kanseri evrelerini bu şekilde açıklayabiliriz;

0: Bu evrede yayılma yoktur. Ve pankreas kanseri sadece tek katman hücrelerle sınırlıdır. Pankreas kanseri,  ne görüntüleme testlerinde ne de çıplak gözle görülebilir.

Evre I: Bu evrede kanser bölgesel olarak büyüme gösterir. Pankreas kanseri, pankreas içerisinde sınırlıdır.

Evre II: Pankreas kanseri, pankreas dışında büyür veya lenf bezlerinin yakınına yaklaşır.

Evre III: Bu evrede pankreas kanseri daha geniş yayılma gösterir. Tümör, yakınındaki ana damarlara, lenf bezlerine veya sinirlere yayılır ancak uzak organlara yayılım saptanmaz.

Evre IV: Bu evrede pankreas kanseri, karaciğer gibi uzak organlara yayılım (metastaz) yapar.

PANKREAS KANSERİ TEDAVİSİ

Pankreas kanseri tedavisi ameliyat, kemoterapi ve radyoterapi olmak üzere 3 ayrı yöntemden oluşmaktadır. Bu da pankreas kanseri tedavisinde farklı uzman hekimlerin müdahalesini ve kontrolünü gündeme getirir. Pankreas kanseri tedavisi gastroenteroloji, cerrahi, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, girişimsel radyoloji ve birçok diğer alanda uzmanlaşmış doktorların tümü ile birlikte uygulanır.

Pankreas kanserli hastaların çoğu uzak organlara erken kanser yayılımı veya yaygın lokal tutulum nedeni ile tedavi edici cerrahiye aday değildir. Bu hastalara, sarılık gibi tıkayıcı semptomları ve ağrıyı giderici, yaşam süresini uzatmayan ancak daha rahat bir dönem geçirmeyi amaçlayan cerrahi girişimler yapılır. 

Pankreas Kanserinde Radyoterapi

Pankreas kanseri tedavisinde en sık kullanılan radyoterapi türü external-beam radyoterapidir. Genellikle kemoterapi ile radyasyon tedavisi daha etkili olacağı için aynı anda uygulanır.  Kemoterapi ve radyoterapinin aynı anda uygulanması pankreas tümörlerimim küçülmesine ve yok olmasına yardımcı olabilir. Ayrıca pankreasta kanser dokusu içerisine uygulanan yakın ışıma yapan radyoterapotik tedavi seçenekleride (brakiterapi) mevcuttur.  

Pankreas Kanserinde Kemoterapi

Pankreas kanseri hücrelerinin büyümesini ve bölünmesini durdurmak amacıyla kemoterapi yani ilaç tedavisi yapılmaktadır. 

Pankreas Kanserinde Hedefe Yönelik Tedavi

Pankreas kanserinde hedefe yönelik tedavi; kanserin belirli genleri, proteinler ya da kanserin büyüme ve hayatta kalmasına katkıda bulunan doku ortamını hedefleyen bir tedavi yöntemidir.

Pankreas Kanserinde Nanoknife Ablasyon ve Radyofrekans Ablasyon Tedavisi

Pankreas kanserinde ameliyat şansı olmayan hastalar için önemli bir seçenek nanoknife ablasyon tedavisidir. Damar, sinir ve bağırsak gibi dokularda hasar bırakmadan tümörün yok edilmesine yönelik bir işlemdir. Yöntemin en önemli kullanım alanlarından biri olan pankreas kanserinde en uygun hasta grubu, uzak metastazı olmayan ancak çevredeki damarlar tutulduğu için ameliyat olamayan hastalardır. Lokal-ileri evre olarak adlandırılan bu grup hastalarda nanoknife, tutulan damarlara zarar vermeden çevredeki tümör dokusunu öldürebilir ve hastaları yeniden ameliyata uygun hale getirebilir, ya da tümörü küçülterek sağ kalım süresini artırabilir.

Radyofrekans Ablasyon Tedavisi 

Pankreasın nöroendokrin tümörlerinde endoskopik ultrason cihazı içerisnden gönderilen iğne kateter yardımı ile radyofrekans dalgaları uygulanarak tümörün yakıp buharlaştırılması işlemidir. 

Pankreas kanserinin tedavi şeklinin belirlenmesinde, hastalığın evresi çok önemli bir yer tutmaktadır.

Rezektabl (cerrahi müdahaleye uygun, ameliyat edilebilir): Pankreas kanserinde tümör alınabilir durumda ise, pankreas kanserini iyileştirmek için tek çözüm yöntemi olan cerrahi yöntem uygulanmalıdır. Cerrahi yöntem ile tümör alınsa da çoğu zaman pankreas kanseri tekrarlayabilir. Pankreas ameliyatı sonrasında gemcitabine (gemzar) veya 5-FU ile birlikte uygulanan kemoterapi tedavisi ise kanserin tekrar etmesini geciktirebilmektedir.  

Bölgesel olarak ilerlemiş: Pankreas kanseri bölgesel olarak ilerlemiş ancak uzak organlara sıçramamıştır. Eğer hasta cerrahi müdahaleye uygun değilse hastanın kliniğine göre müdahaleler yapılır. Safra kanalı tıkanıklığı var ise stent yerleştirilebilir.  Kanserin tıkadığı bağırsak alanı var ise bypass ile mide ile ince bağırsak arasında yeni bir yol açılır.

Metastatik (geniş alana yayılmış): Pankreas kanseri karın içine, karaciğere, akciğere, kemiklere ve beyne sıçramış ise tek başına radyoterapi veya cerrahi müdahale yeterli olmaz. Yayılmış pankreas kanseri için standart tedavi yöntemlerinden birisi, kemoterapi tedavisidir. Bu tedavi, kanseri küçülterek hastanın yaşam süresini uzatır.

Nüks (tekrarlayan) Pankreas Kanseri: Pankreas kanseri ameliyatı sonrası aynı bölgede yakında ya da yakınında tekrarlayan kansere nüks denir. Eğer kanser uzakta bir bölgede nüks edecekse bu öncelikle karaciğerde ortaya çıkar. Ekzokrin pankreas kanseri tekrarladığında, metastatik kanserde uygulanan tedavinin aynısı planlanır ve hastaya, kemoterapi tedavisi uygulanır.

Nöroendokrin Pankreas Kanseri (Pnet)

Rezektabl (cerrahi müdahaleye uygun): Ameliyat yapılabiliyorsa tümörün türüne, büyüklüğüne ve pankreasta bulunduğu yere göre uygun görülen ameliyat tekniği belirlenerek opere edilir. Tümörün evresinin ve tam yerinin tespiti için ameliyat öncesi laparoskopi uygulaması yapılabilir.

Anrezektabl (cerrahi müdahaleye uygun olmayan): Nöroendokrin pankreas tümörleri genellikle yavaş büyür. Bu tümörlerde endokrin kanseri görüntülemesi denilen moleküler görüntüleme yöntemlerinden olan Galyum 68 DOTATOC yöntemi kullanılır ve tümör incelenebilir. Tedavide iki yöntem bir arada uygulanır. tümörü geriletmeye yönelik kemoterapi, akıllı ilaç uygulaması ve/veya hedeflenmiş radyoizotopların uygulaması uygulanır.

PANKREAS KANSERİ İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR

Pankreas kanseri ultrasonda çıkar mı?

Pankreas kanseri karın ultrasonu, MRI, BT, PET taraması gibi yöntemlerle saptanabilir.

Pankreas kanseri ilk nereye metastaz yapar?

Pankreas kanserinde evre 4'te uzak organlara metastaz yapabilir. Kanser öncelikle karnın içinde ve karaciğerde yayılabilir. Sonra akciğer ve kemiklere sıçrayabilir. 

Pankreas hastalığı nasıl anlaşılır?

İştahsızlık, bulantı, kilo kaybı, dışkı renginde değişiklik, sırta vuran ağrı, gaz sancıları, halsizlik, kaşıntı gibi belirtiler olabilir.        

Pankreas kanseri kimlerde görülür?

Pankreas kanseri riski sigara içenlerde, diyabet hastalarında, pankreasın kronik iltihabı, aile öyküsü, obezite, ileri yaş, kötü beslenmesi olan kişilerde daha sık görülebilir.

Pankreas kanseri öldürür mü?

Pankreas kanseri, genelde geç fark edildiği için en tehlikeli kanser türleri arasında yer alır. Erken teşhis hastaların yaşam ömrünü uzatır.

Pankreas kanseri atlatılır mı?

Pankreas kanseri erken teşhis edildiğinde, tedavi edilebilir bir hastalıktır.

Pankreas kanserinde whipple ameliyatı nasıl olur?

Pankreas kanserinde Whipple ameliyatı, pankreas başı, safra yolları ve 12 parmak bağırsağı tümörlerinde hayat kurtarıcı bir ameliyattır. Whipple ameliyatı birbirine yakın ve bağlı olan 3 organda meydana gelen tümörlerde o bölgeyi komple temizlemek için yapılan bir ameliyattır. 

Pankreas kanserinde radyoterapi işe yarar mı?

Pankreas kanseri tedavisinde en sık kullanılan radyoterapi türü external-beam radyoterapidir. Genellikle kemoterapi ile radyasyon tedavisi daha etkili olacağı için aynı anda uygulanır. Kemoterapi ve radyoterapinin aynı anda uygulanması pankreas tümörlerimim küçülmesine ve yok olmasına yardımcı olabilir.

Pankreas kanseri tedavisi sonrası süreç nasıldır?

Pankreas kanseri ameliyatı, genel cerrahinin en büyük ameliyatlarından biridir. Tedavi hastanın durumuna, hastalığın evresine göre değişir. Tedavide kemoterapi, radyoterapi de gerekebilir. Tedavi bitiminde hekimler belirli aralıklarla hastayı görmek isteyecektir. Takipler ihmal edilmemelidir kalınmalıdır. Mutlaka takipte ortaya çıkan rahatsızlıklar ayrıntılı şekilde anlatılmalıdır. Kontrollerde çeşitli tetkikler istenebilir. Bazen tedavi bittikten sonra tedavilere bağlı yan etkiler görülebilir. Kansere bağlı olarak kilo verme durumu ortaya çıkabilir. Bu nedenle hekimler çeşitli besin takviyeleri veya yeni beslenme alışkanlıkları edinmeyi isteyebilir.

Pankreas kanserinde iyileşme belirtileri nelerdir?

Pankreas kanseri tedavisinde çok önemli bir seçenek olan Whipple ameliyatı sonrası yaklaşık 6 aylık süre içinde hastan iyileşerek normal yaşantısına dönebilir. Geçen 10 yıllık süreçte pankreas kanseri teşhisi konulmuş hastalarda bir seçenek olarak düşünülmeyen cerrahi, günümüz koşullarında pek çok farklı yöntem ile hastalar için önemli bir alternatif durumundadır. İleri görüntüleme yöntemleri sayesinde, hastanın ameliyat şansının olup olmadığı önceden belirlenerek uygun tedavi yapılmaktadır. Yine, açık olarak uygulanan ve vücutta büyük kesilere yol açan cerrahiler nedeniyle uzayan iyileşme süreleri de laparoskopik (kapalı) ve robotik cerrahiler sayesinde yerini, estetik kaygıların ortadan kalktığı normal yaşama daha hızlı dönüşe bırakmıştır. Cerrahi sonrası iyileşmenin hızlı olması, hastaların gerekli olabilecek ek tedavileri de daha çabuk alabilmesine olarak tanımaktadır. Bu sayede, pankreas kanserinin varlığına işaret ve en çok görülen on belirti; yoğun bulantı, iştahsızlık, istemsiz kilo kaybı, idrar renginde koyulaşma, mide çıkışında tıkanıklık, yavaş gelişen sarılık, sırta vuran ağrı, ishal, diyabet ve depresyon gibi belirtiler de tedavi sonrasında ortadan kalkmaktadır.  

Pankreas Kist ve Tümörlerinin EUS ile Tanısı, Tedavisi

Pankreas kanseri, erkeklerde kanser kaynaklı ölümlerin dördüncü önde gelen nedeni ve kadınlarda birinci önde gelen nedeni olup, yılda 100.000 kişide yaklaşık on görülme sıklığına sahiptir.
Amerikan Kanser Derneği'nin son verilerine göre pankreas kanserinin prognozu kötüdür ve teşhis anındaki tüm evrelerde 1 yıllık sağ kalım %24  ve 5 yıllık sağ kalım %5 oranındadır. Tedavi olmaksızın pankreas kanseri hastalarının ortalama sağ kalım süresi dört aydır. 
Endoskopik ultrason (EUS), etkili bir küratif tedavi için daha iyi hasta seçimi için iyi bir görüntüleme tekniği olabilir.
Ek olarak, pankreas kanseri tıbbi müdahale gerektiren belirtiler gösterdiğinde, metastatik hastalık nedeniyle hastaların yaklaşık %80-90'ında zaten  tümör yayılmıştır . Özellikle bu hastalarda EUS ile tedavi seçenekleri artmaktadır. EUS ile çölyak pleksus sinir blokajı ile onkolojik ağrının tedavisi, tıkanma sarılığında ERCP ile safra drenajı sağlanamayan durumlarda ve EUS ile radyoterapi ve kemoterapiye yardımcı olmak EUS ile tedavi seçeneklerine örnektir.
Bu nedenle, EUS pankreas kanserinin  tedavilerinde çeşitli rolleri vardır. EUS'nin, özellikle diğer görüntülemelerin başarısız olduğu durumlarda pankreatobiliyer bozuklukları değerlendirmek için maliyet etkin bir teknik olduğu gösterilmiştir ve erken pankreas tümörlerini tanımak için pozitron emisyon tomografisi (PET), bilgisayarlı tomografi (BT) ve transabdominal ultrasona göre daha yüksek bir tanı koyma oranına sahiptir.
Pankreas kanseri tanısı, tümöre yakın bir yere yerleştirilen yüksek frekanslı bir ultrason cihazı ile yüksek çözünürlüklü bir görüntü sağlamasının sağladığı doğal avantaj nedeniyle EUS ile doğru duyarlılık ve özgüllükle tanı konulabilir. Özellikle son yıllarda kontrastlı EUS görüntüleri ile birlikte kronik pankreatit ve nöroendokrin tümörler gibi diğer patolojilerle ayırıcı tanı ve EUS-FNA kullanılarak histolojik biyopsi alınması ve tanının doğrulanması mümkün hale gelmiştir.

PANKREATİK KANSER TANISINDA EUS'UN ROLÜ

Çok sayıda çalışma, EUS'un pankreas tümörlerinin tespiti için %90'dan daha yüksek oranlarda oldukça duyarlı olduğunu göstermektedir. Özellikle 2-3 cm'den küçük lezyonlarda %99'luk bir duyarlılık oranına ulaşırken BT için bu oran %55'tir.  Bu, klinisyenler için oldukça önemlidir çünkü EUS'un pankreas kanserini güvenilir bir şekilde dışlayabileceği anlamına gelir.
EUS aynı zamanda biyopsi alma ve tanı koyma  yeteneğine sahiptir ve bu özelliği sayesinde solid pankreas lezyonlarında  hastaların değerlendirilmesinde vazgeçilmez bir seçenek haline gelmiştir. Çünkü hastaların çoğunda tedaviden önce biyopsi ile doku tanısı gerekmektedir.

PANKREATİK KANSERİN AYIRICI TANISINDA EUS'UN ROLÜ

Pankreas kitlelerinin ayırıcı tanısı hala zorluk içermektedir. Dinamik kontrastlı BT, bu amaç için en yaygın görüntüleme tekniğidir ve pankreas malignitelerinin tanısı ve cerrahi evrelemesi için en kapsamlı araç olarak kabul edilmiştir.  Çok dedektörlü BT taramasıyla elde edilen tüm ilerlemelere rağmen, yalnızca BT görüntüsüne dayalı olarak kitle oluşturan kronik pankreatit, duktal adenokarsinom ve otoimmün pankreatit arasında ayırıcı tanıda hala zorluk yaşanmaktadır.
Manyetik rezonans görüntüleme (MRI) pankreas katı kitlelerinin ayırt edilmesinde de yararlı olabilir ancak birkaç çalışma bunun BT ve EUS'tan biraz daha az hassas olduğunu göstermiştir.  
Şu anda ERCP'nin pankreas kanserinin tanı ve evrelemesinde klinik bir rolü yoktur. Safra ve pankreas kanalının kombine genişlemesi veya ana pankreas kanalında ani kesilme veya pankreas kanalının tek başına uzun bir darlığı gibi dolaylı bulgular malign hastalık şüphesini artırabilir ancak kronik pankreatitte de görülebilir.
PET, lezyon boyutundan ziyade fonksiyonel aktivitenin tespitine dayanan bir görüntüleme yöntemidir. Tümörler glikoz alımını artırır ve normal pankreas dokusunun glikoz kullanım oranı düşüktür, radyoaktif florinle işaretlenmiş florodeoksiglukoz (FDG-PET) kötü huylu hücrelerde kolayca birikir ve bir PET kamerasıyla tespit edilebilir. FDG-PET'in primer pankreas adenokarsinomunun değerlendirilmesindeki rolü, neoadjuvan kemoradyoterapiye tümör yanıtını değerlendirmede veya cerrahi rezeksiyondan sonra tekrarlayan hastalığı değerlendirmede kullanılabilmektedir .
EUS, pankreasın inflamatuar, kistik ve neoplaztik hastalıklarının tanısında en doğru yöntemlerden biri olarak kabul edilmektedir  ve son çalışmalar , pankreasın solid kitlelerinin ayırıcı tanısı için EUS'yi önermektedir. 
EUS incelemesi %1,1-%3 kadar düşük komplikasyon oranlarıyla güvenli bir prosedür olarak kabul edilir. Yaygın olarak bildirilen komplikasyonlar arasında kanama (%1-%4), pankreatit (%1-%2), perforasyon (%0,03) olarak bildirilmiştir. 

PANKREATİK KANSER EVRELEMESİNDE EUS'UN ROLÜ

Ameliyat pankreas kanseri için tek küratif tedavidir. Başarılı bir ameliyattan sonra 5 yıllık sağ kalım oranlarının %10-25 kadar düşük olduğu pankreas kanserinde sağ kalım istatistikleri, iyi bir evreleme ile ameliyat için uygun adayların belirlenmesi nedeniyle değişmiştir yakın damar lenf nodu tutulumu negatifse ve rezeksiyon deneyimli cerrahlar tarafından yapılırsa 5 yıllık sağ kalım oranı %40'a yaklaşmaktadır.
Ancak en yeni tanı çalışmalarıyla bile laparotomide pankreas kanserinin başlangıçta düşünülenden daha ileri olduğu sıklıkla görülmektedir.
Günümüzde pankreas kanseri evrelemesi ve rezektabilitesinin değerlendirilmesi için tercih edilen yöntem, düşük maliyeti ve yüksek bulunabilirliği nedeniyle BT'dir 
EUS'un T evrelemesi için son multidedektör BT'den (MDBT) daha üstün olduğu bulunmuştur  Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, EUS'un duyarlılığı BT'den daha yüksektir ancak BT özellikle vasküler invazyonun değerlendirilmesinde daha spesifiktir.  Doğru karar, BT veya EUS  hastalarının %63'ünde ancak kombinasyon halinde kullanıldıklarında başarı oranı %86'ya çıkmaktadır .
Tümör koşulları da EUS evrelemesinin doğruluğunu etkileyebilir örneğin tümör çevresi inflamatuar değişiklikler ve büyük tümörlerde ultrason ışınının zayıflaması evrelemeyi zorlaştırabilir.  Bu nedenle, 3 cm'den küçük tümörler EUS ile daha doğru bir şekilde evrelenir.

PANKREATİK KANSERİN PALYATİF TEDAVİSİNDE EUS'UN ROLÜ: EUS İLE TEDAVİ SEÇENEKLERİ

İleri derecede rezeke edilemeyen hastalığı olan hastalarda kemoterapi, radyasyon veya her ikisinin kombinasyonu genel sağ kalımı ve yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyebilir. EUS ile tedavi seçenekleri, endoskopiyi ameliyat edilemeyen hastalığı olan hastalarda palyatif tedavinin ayrılmaz bir bileşeni haline getirmiştir. EUS, perkütan olarak yaklaşılması zor anatomik bölgeler de dahil olmak üzere pankreasın farklı bölgelerindeki lezyonlara kolay erişim sağlar.

AĞRI TEDAVİSİNDE EUS İLE ÇÖLYAK PLEKSUS SİNİR BLOKAJI

Ağrı, pankreas kanserinde başlangıçta en sık görülen semptomlardan biridir (%75) ve hastalık ilerledikçe hastaların %90'ından fazlasında görülme sıklığı artar.  Ağrı kontrolü, pankreas kanseri hastalarının palyatif bakımında klinisyenler için ana tedavi hedefidir ve yüksek dozda narkotik ağrı kesicilere rağmen geçmeyen ağrı tedavisinde çölyak sinir blokajı uygulanır. 

SAFRA DRENAJI

EUS kılavuzluğunda safra drenajı (EUS-BD), ERCP'nin uygulanabilir olmadığı hastalarda safra drenajı elde etmek için alternatif bir yöntem olarak tanımlanmıştır. 
Farklı giriş bölgesi olarak mide veya oniki parmak bağırsağından girilerek  (transgastrik, transduodenal) ve farklı tekniklerle (randevu, hepatikogastrostomi, koledokoduodenostomi) gerçekleştirilebilir . Hepatikogastrostomi ve koledokoduodenostomide safra yolu tercihen 19 G iğne ile delinir, safra yoluna bir tel yerleştirilir ve transmural yol genişletildikten sonra plastik veya metal bir stent yerleştirilir.

EUS REHBERLİĞİNDE RADYO FREKANS ABLASYONU

EUS kılavuzluğunda radyofrekans ablasyonu (EUS-RFA), her iki lenf nodunun ve pankreasın ablasyonu için çalışmalar devam etmektedir. RFA, bir FNA iğnesinin lümeninden yerleştirilen EUS'a uyarlanmış bir prob ile gerçekleştirilmiştir. Histolojik analizlerde, ablasyon etkisi lezyonlarla sınırlı olduğu saptanmıştır. Bu konuda 3 cmden küçük nöroendokrin tümörlerde bir tedavi seçeneği olarak uygulanmaktadır. 

TÜMÖR ABLASYONU VE TÜMOR İÇİNE KT-İLAÇ UYGULANMASI  

EUS FNA tümör içine görüntüleme altında kemotrapi verilmesini mümkün kılmıştır. Birkaç çalışma bunun umut verici ve güvenli bir teknik olduğunu kanıtlamıştır, ancak daha uzun takip süreleri boyunca daha geniş çalışmalarda doğrulama gereklidir.

EUS İLE TÜMÖR İÇİNE RADYOTERAPİ UYGULANMASI

Pankreas kanseri olan 22 hastada, EUS rehberliğinde ortalama 10 radyoaktif iyot-125 yerleştirildiği yakın tarihli bir çalışmada, yazarlar brakiterapiden sonraki hafta boyunca ağrıda ve şikayetlerde bir azalma fark ettiler ancak uzun vadeli bir sağkalım açısında fayda saptanamadı. Bu konuda yeni ajanlar ile ilgili çalışmalar sürmektedir.
Sonuç olarak, EUS, sitolojik veya histolojik doğrulama ile FNA dahil olmak üzere pankreas kanserinin tanısında önemli bir rol oynar. Pankreas kanserinin evrelemesi çok önemlidir ve BT ve EUS evrelemenin temel taşlarıdır ve şu anda daha doğru sonuçlar sağlar. Dahası, EUS incelemesinin ERCP  ile mümkün olmayan safra drenajı ve ağrı tedavisi sağlayarak terapötik bir rolü de vardır. EUS pankreas kanseri tedavi yönetiminde tümör içi tedaviler gibi gelecekte başka uygulamalarda yakından takip edilmektedir.


 

Sizi Arayalım
Doç. Dr. Resul Kahraman
Tedaviler Hakkında Bilgi Alın
Doç. Dr. Resul Kahraman
Yaklaşık 1 saat içerisinde cevap verebilir.
Doç. Dr. Resul Kahraman
Merhaba, Size nasıl yardımcı olabilirim?
12:33
Çerez Politikası Resul kahraman olarak internet sitemizde çerez kullanmaktayız. Bu Çerez Politikası ("Politika") Resul kahraman tarafından yönetilen https://resulkahraman.com adresli internet sitesi için geçerli olup çerezler işbu Politika'da belirtilen şekilde kullanılacaktır.

Kabul Ediyorum